HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 20 NİSAN 2025, PAZAR

Genç Cumhuriyet ve Eğitim

03.03.2025 00:00
Türk milli mücadelesi üç kısma ayırmak mümkündür. Birinci kısımda silahlı mücadele yapılarak ülkenin düşman işgalinden kurtarılması, ikinci kısımda Lozan Barış Antlaşması ile tam bağımsızlık kazanılması, üçüncü kısımda ise çağını yakalayabilen, milli ve gelişmiş bir ülke olarak yoluna devam edebilmek. Milli mücadelenin ilk iki kısmının anlamlı olabilmesi için üçüncü kısımda başarılı olunmak zorundaydı. Bu yüzden esas mücadele burada olacaktı. Bunun için yeni bir devletin kurulmasına gerek yoktu fakat yeni bir rejim ve çağın gereklerine uygun bir sisteme geçiş kaçınılmaz olacaktı. Bunun işaretleri istiklal sesi sırasında belli oluyordu aslında.



1921 yazında Ankara'da top sesleri duyuluyor, Millet Meclisi'nin Ankara'dan Kayseri'ye taşınması konusu tartışılırken Gazi Paşa, 16 Temmuz 1921'de, 250'den fazla kadın ve erkek öğretmen ile Ankara'da 1. Maarif Kongresi düzenliyor ve bu kongrede "Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır veya bir milleti kölelik ve yoksulluğa terk eder." sözleriyle eğitimin önemini ve savaşın kazanılmasının eğitim alanında yapılacaklarla ancak anlam kazanacağını söylüyordu. Aslında Atatürk, savaşın kazanılacağına dair inancı tamdı fakat esas savaşın bağımsızlıktan sonra başlayacağını da çok iyi biliyordu.



1922 yılında ise "En mühim ve feyizli vazifelerimiz milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lazımdır. Bir milletin hakiki kurtuluşu ancak bu suretle olur." En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır ve toplumun düşmanı cehalet, cehaletin düşmanı ise öğretmendir gibi sözleriyle, topyekun bir yeni eğitim sistemine geçileceğini beyan ediyordu.



TBMM 1. dönem 3. toplantı yılını açılış konuşmasında ise; "Bu ülkenin gerçek sahibi ve toplumumuzun temel öğesi köylüdür. İşte bu köylü bugüne kadar eğitimden yoksun bırakılmıştır. Öyleyse bizim izleyeceğimiz eğitim siyasetinin temeli önce cehaleti yok etmektir... Tüm köylüye okuma yazma öğretmek, vatanını, milletini, dinini, dünyasını tanıyacak kadar coğrafya, tarih, din ve ahlak bilgisi vermek, dört işlemi öğretmek eğitim sistemimizin ilk hedefidir. Efendiler, bu hedefe ulaşmak eğitim tarihimizde kutsal bir aşama olacaktır. Bir yandan cahilliği yok etmeye çalışırken öbür yandan da ülke çocuklarını toplumsal ve iktisadi yaşamda etkili ve yararlı duruma getirmek için gerekli olan ilk bilgileri pratik olarak verme yöntemi eğitimimizin temel ilkesini oluşturmalıdır."



Bu kararlı duruşun ve yeni eğitim sistemine karşı duruşlar ise bugüne kadar süren tartışmaların odağı olmuştur. Tüm ülkenin eğitim alması, düşünen, sorgulayan ve araştıran insanlardan oluşan bir toplum elbette ki bazı çıkar gruplarının işine gelmiyordu. İşte genç cumhuriyet bu odaklarla hızlı bir mücadeleye girecekti.
Ersin Kızak / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--

logo

   E-posta: bilgi(@)berhaber.com
Tüm hakları Ber Haber adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr