Selamlar, sevgiler dostlar!
Kar yağmurunu seyrederken beraber bir tefekkür yolculuğuna ne dersiniz? Kar taneleri düşerken güzel yurdumuzun semtlerine beyaz bereketi seyrederek tefekkür etmek...
Derin manalara dalmak ne güzel...
Adeta çevremiz yağmur taneleri ile yıkanıyor, arınıyor kirlerden...
Kış mevsimi geçiyor...
Sonra bakıyorsun, kara toprak ölüm uykusundan uyanmış, bahar gelmiş...
Tabiat yeşermiş, rengarenk çiçekler, cıvıl cıvıl kuşlar...
Kâinatın dirilişini seyrediyoruz...
Ve yaz mevsimi... Meyveler, sebzeler, mahsuller...
Sayısız, sınırsız, sonsuz nimetler...
Evet, bu olaylar gelişigüzel mi cereyan ediyor?
Bu denge nasıl sağlanıyor? Bu kainatta bizim varoluş amacımız nedir?
Bunca nimete karşılık kime, nasıl teşekkür edeceğiz?
Evet; kainatı mükemmel bir nizam üzere yaratan ve insanın hizmetine sunan Yüce Allah (cc) elbette insanı da başıboş/sahipsiz ve sorumsuz yaratmamıştır...
İnsanın yaratıcısını tanıması ve batıla sapmadan ona ulaşması için bir yol tayin etmiştir.
Bu yolun adı İslam dinidir.
İlk insandan bu yana gönderilen bütün elçiler, insanlığı bulunduğu buhrandan kurtarmak için bu dine davet etmişlerdir.
Hz. Muhammed (saa) bu elçilerin sonuncusudur; ona indirilen Kur'an-ı Kerim de insanlığın son kılavuzudur.
Yani insanın kullanım el kılavuzu...
Zaten Kur'an, okunak demek; elden düşmeyen, sürekli okunan; inanarak, anlayarak ve hayatımıza geçirmek üzere okumak...
(devam edecek...)