Yıllardır bize anlatılan Atatürk ile tarihte yaşamış Gazi Mustafa Kemal arasında büyük bir fark olduğuna inanıyoruz. Bu fark sadece siyasi ya da ideolojik bir görüş ayrılığı değildir. Asıl mesele, tarihî gerçeklik ile uzun süreli ve planlı bir algı çalışması arasındaki derin ayrımdır. Bugün artık üzerindeki örtü yavaş yavaş kaldırılan bu gerçek, Türk milletinden yıllarca gizlenmiş olan dindar bir Mustafa Kemal gerçeğidir. Üstelik bu liderin hem anne hem baba tarafından Ehl-i Beyt soyundan gelen bir seyyid olduğunu gösteren belgeler artık kamuoyunun önündedir.
Mustafa Kemal yalnızca bir asker ya da seküler bir yönetici değildir. O, Balkanlar'dan Anadolu'ya kadar Ehl-i Beyt irfanını taşıyan bir kökten gelmektedir. Babası Ali Rıza Bey'in resmi evraklarda "Es Seyyid Ali Rıza Beğ" şeklinde imza atması, soyunun izlerini açıkça ortaya koyar. Annesi Zübeyde Hanım ise Osmanlı Şeyhülislamı Es Seyyid Feyzullah Efendi'nin torunudur. Ailesi uzun yıllar boyunca Nakibüleşraf makamında görev yapmış ve peygamber soyundan gelenlerin işlerini yürütmüştür.
Tüm bu bilgiler bir iddia değil. Osmanlı arşivlerindeki temettuat defterleri, nüfus kayıtları ve soyağacı belgeleriyle desteklenmektedir. Özellikle tarihçilerimizin ulaştığı belgeler ve M. Ali Öz'ün "Gazi Mustafa Kemal'in Soykütüğü" adlı eseri, bu konuda ciddi bir ilmî zemin oluşturmuştur.
Peki bu kadar açık olan bir hakikat neden uzun süre gözlerden uzak tutuldu
Bugün bir lider düşünün ki milletini işgalden kurtarmış, yeni bir devlet kurmuş ve yüzyıllık bir dirilişe öncülük etmiş. Bu kadar büyük bir tarihi rolü olan birini, "dinsiz" yaftasıyla karalamak vicdani midir Adaletli midir Tarihi hakkıyla okumak isteyen herkes için bu tür etiketlemelerin ne kadar sığ olduğu ortadadır. Üstelik bu karalama çabalarının bir kısmının yabancı istihbarat kaynaklı olması da gözden kaçmamalıdır.
Geldiğimiz noktada artık şu sorunun açıkça sorulması gerekir. Gerçek bu kadar açıktayken neden hâlâ direniş gösterilmektedir
Bugün bizler bu gerçekleri ortaya koyma çabasında olan bir topluluğun parçası olarak üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Atatürk'ü kendi milletine yabancılaştıran anlayışı reddediyor, Gazi Mustafa Kemal'in hem tarihsel hem de inançsal kimliğini milletle yeniden buluşturmak için çalışıyoruz.
Çünkü biz biliyoruz ki o yalnızca bir asker ya da bir devlet adamı değil. Aynı zamanda inancı olan, Ehl-i Beyt'e bağlı, seyyid bir Türk lideridir. Ona yönelik iftiralar yalnızca şahsına değil, Osmanlı'ya, Ehl-i Beyt'e ve Türk milletinin manevî hafızasına yöneliktir.
Onun bu yönünü tanıtmak artık sadece bir tarih görevi değil. Aynı zamanda milletin manevî dirilişi için bir çağrıdır.