Genç olmak ne güzel değil mi? Enerjik, umut dolu, ideallerin peşinde koşan biri olmak… Tabii Türkiye'de yaşamıyorsan! Burada gençsen ya sessiz kalacaksın ya da "tecrübesiz" ilan edilip kenara itileceksin.
Siyasetle ilgilenmek mi istiyorsun? "Sen daha çocuksun, büyükler bilir!"
Hukuk mu okuyorsun? "Adalet herkese eşit, ama bazıları biraz daha eşit!"
Gelecek planı mı yapıyorsun? "Aman evladım, vizeye başvurmayı unutma!"
Gençlerin siyasete girmesi gerektiğini söyleyenler, iş pratiğe gelince onları kapının önünde bekletiyor. Çünkü bu düzende gençlerin oy vermesi serbest, ama söz söylemesi yasak! 25 yaşında vekil olabilirsin ama ülkeyi yönetenler hâlâ "biz varken siz konuşamazsınız" diyor.
Yargıya güven desen, o da ayrı bir trajikomedi. Adalet terazisi var ama teraziyi kim tutuyorsa o kazanıyor! Hâkim, savcı, avukat fark etmiyor; kararlar önceden verilmiş, sahneye koyulacak bir oyun gibi. Gençlerin kendini güvende hissettiği bir hukuk sistemimiz var mı? Cevabı biliyoruz.
Sonuç mu? Gençler bavulunu topluyor, akıllarında "Bir yolunu bulup gitsem" düşüncesi… Sonra da "Gençler neden ülkeden kaçıyor?" diye sormaya başlıyorlar. Cevap çok basit: Çünkü burada genç olmak, adalet beklemek kadar zor.
Ama her şeyin bir sonu var, bu düzenin de. Gençler bir gün sadece oy veren değil, yöneten de olacak. O gün geldiğinde "Gençsin, sus!" diyenler, "Gençler bizim geleceğimiz" diye nutuk atmaya devam eder mi dersiniz?
Ne dersiniz, biraz bekleyelim mi?