HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 19 NİSAN 2025, CUMARTESİ

Allah'ın emri oruç

01.03.2025 00:00
 

Hoş geldin ya şehri Ramazan, artık içerisinde bulunduğumuz mübarek Ramazan ayını idrak ediyoruz. Cenab-ı Allah öncelikle nefislerimizi Alemlere rahmet Hazreti Muhammed Mustafa (saa) Efendimizin mübarek ehlibeytinin yüzü suyu hürmetine islah eylesin. Sonra milletimize ve bütün İslam alemine hayırlı ameller yapmaya vesile kılsın. Fitnelerden, günahlardan arınmamıza vesile olsun. Tüm ibadetlerimizin asıl maksadı Allah rızasını elde etmektir; bunun yanında ilaveten bir takım sebepler de olabilir; ancak asıl maksat Allah'ın rızasıdır. Oruç kelimesinin kökü Arapça (savm) fiilidir. Savm kelimesi oruç tutmak anlamına gelir. Bir diğer anlamı ise belli bir süre yemek, içmek, kötü söz , kötü davranışlardan uzak durmak ve susmak anlamına gelir. Hiçbir şüphe yok ki Cenab-ı Hak kullarını takip ediyor, onların her halini açık ve gizli ne varsa hepsini biliyor. Oruç ibadeti, tepeden tırnağa insanın vücuduna ve ruhuna sayısı ifade edilemeyecek kadar çok faydası mevcuttur. Oruç, tek hak din olan İslam dinimizde farz olduğu gibi diğer hak olmayan dinlerde de mevcuttur. Yüce Allah orucu esasen biz insanlara kötülüklerden korunmamız ve onu daha çok zikir etmemiz için bizlere farz kılmıştır. Hiç şüphe yoktur ki Allah'ın bizim ibadetlerimize ihtiyacı yok; bizim Allah'ın tüm ibadetlerine ihtiyacımız var. Oruç da bunlardan bir tanesidir. Oruç tutalım, ihrama girer gibi; oruç tutalım, Ravza'yı ziyaret eder gibi; oruç tutalım, Cenab-ı Allah'ın cemalini görmek ister gibi. Ramazan ayı Allah'ın ayıdır. Bu vesile ile Cenab-ı Hak bu güzel ayın hürmetine cümlemize Kabe'yi ve gönülleri tavaf ederken "Emret Allahım! Emrine amadeyim, senin kapına geldim" diyebilmeyi nasip eylesin. 21. yüzyılda orucun Kur'an-ı Kerim'de olmadığını, hatta fakirlere özgü bir ibadet olduğunu, "Tutmasan da olur" diyen bir takım insanlar ne yazık ki mevcuttur. Bu beladan da Allah gelecek nesillerimizi korusun ve muhafaza eylesin.Oruç, dini ve milli birlik , bütünlüğümüzün olmazsa olmazlarındandır.



Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. Umulur ki böylece günah ve fenalıklardan korunursunuz. Bakara / 183. Ayet  

Oruç sayılı ve belli günlerde tutulur. Ancak bu günlerde hasta olup veya yolculuğa çıkıp da oruç tutamayanlarınız, tutamadığı oruçları diğer günlerde tutar. Oruca dayanamayanlara ise, tutamadıkları her gün için bir fakiri bir gün doyuracak kadar fidye gerekir. Kim de, gönlünden koparak birden fazla fakiri doyurur veya fidye miktarını artırırsa, kendisi için daha hayırlı olur. Ama her şeye rağmen oruç tutmanız, bir bilseniz, sizin için elbette daha hayırlıdır. Bakara / 184. Ayet  

Orucun farz kılındığı Ramazan ayı, insanlara hidâyet rehberi olup onlara doğru yolu gösteren ve hakkı bâtıldan ayırıcı en açık delilleri ihtiva eden Kur'an'ın indirildiği aydır. İşte bu sebeple içinizden Ramazan ayına erişen orucunu tutsun. Ancak hasta veya yolcu olup da oruç tutamayan kimse, tutamadığı oruçları başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık diler, fakat zorluk dilemez. Bütün bunlar sayıyı tamamlamanız, size doğru yolu gösterdiği için Allah'ın yüceliğini tanımanız ve O'na şükretmeniz içindir. Bakara / 185. Ayet  

Oruç gecelerinde eşlerinizle ilişkide bulunmanız size helâl kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbise durumundasınız. Allah, nefislerinize karşı koyamayacağınızı bildiği için tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Bundan böyle eşlerinizle beraber olabilir ve Allah'ın sizin için takdir buyurduğu nesli arzu ve talep edebilirsiniz. Fecrin, beyaz ipliğe benzeyen aydınlığı siyah ipliğe benzeyen gece karanlığından ayrılıncaya kadar bütün gece yiyin için. Sonra güneş batıp akşam namazı vakti girinceye kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde itikâfa çekildiğinizde eşlerinizle geceleri bile ilişkide bulunmayın! Bunlar Allah'ın belirlediği sınırlardır; sakın bu sınırlara yaklaşmayın! İşte Allah insanlara âyetlerini böylece açıklamaktadır ki, günahları terkedip kendisine karşı gelmekten sakınabilsinler. Bakara / 187. Ayet  

Başladığınız haccı ve umreyi Allah rızası için tamamlayın. Eğer bir engel çıkar da tamamlayamazsanız, o zaman maddî durumunuza uygun bir kurban gönderin. O kurban, yerine varıp kesilinceye kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Aranızdan hastalanan veya başında bir rahatsızlığı bulunanlar ise fidye olarak ya oruç tutsun ya sadaka versin veya kurban kessin. Emniyet ve genişlik içinde olduğunuzda, içinizden kim hac zamanına kadar umre yaparsa, maddî durumuna uygun bir kurban kessin. Kurban kesemeyenler ise üçü hacda, yedisi de hacdan döndükten sonra olmak üzere tam on gün oruç tutsunlar. Bu hüküm, Mescid-i Harâm civarında oturmayanlar içindir. Allah'a karşı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah'ın cezası pek şiddetlidir. Bakara / 196. Ayet  

Bir mü'minin diğer bir mü'mini öldürmesi olacak şey değildir. Fakat yanlışlıkla olabilir. Kim yanlışlıkla bir mü'mini öldürürse, cezası, mü'min bir köleyi azat etmesi ve ölenin ailesine diyet ödemesidir. Ancak ölenin ailesi bağışlarsa, diyet ödemesi gerekmez. Şâyet ölen mü'min olmakla birlikte size düşman olan bir kavimden ise, öldürenin cezası, sadece mü'min bir köleyi azat etmesidir. Eğer öldürülen kişi, aranızda anlaşma bulunan kâfir bir kavimdense, o takdirde ceza, ölenin ailesine diyet ödemesi ve mü'min bir köleyi azat etmesidir. Bunları yerine getirmek için yeterli imkânlara sahip olamayan, bunun yerine peş peşe iki ay oruç tutmalıdır. Allah bu cezaları, yanlışlıkla adam öldüren kimsenin tevbesini kabul etmek için koymuştur. Allah, hakkiyle bilen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır. Nisâ / 92. Ayet  

Allah kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sorumlu tutar. Bunun kefâreti, ailenize yedirdiğinizin orta hallisiyle on fakiri bir gün sabah akşam doyurmak veya giydiğiniz orta hallisiyle onları giydirmek yahut bir köleyi hürriyetine kavuşturmaktır. Buna gücü yetmeyen üç gün oruç tutmalıdır. İşte yemin ettiğinizde onu bozmanın kefâreti budur. Bununla birlikte, yeminlerinize bağlı kalıp gereğini yerine getirin. Şükredebilmeniz için Allah size âyetlerini işte böyle açıklamaktadır. Mâide / 89. Ayet
Furkan Hamza / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--

logo

   E-posta: bilgi(@)berhaber.com
Tüm hakları Ber Haber adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr