Makam geçici bir huzur ancak kalıcı bir izdir; insanlar bu hayatta istedikleri her şeyi yapmakta özgürdür. Ancak bedelini ödemek şartıyla. Her insan için hayatta bir dönüm noktası vardır; bir süreklilik arz eden olaylar, zaferler ve kayıplar, sonunda her şeyin geçici olduğunu ortaya koyar. Bu geçici döngülerden en belirgini ise insanların sahip olduğu makamlar, güçler ve iktidarlardır. Kimse makamında kalıcı değildir; kimse sahip olduğu gücü, unvanı sonsuza kadar koruyamaz. Zaman, bu tür geçici mevkilerle insanları sınar, yorar ve nihayetinde yerlerini başkalarına bırakmalarını ister. Tarihteki büyük liderlerin, yöneticilerin ve iş insanlarının yaşamlarına baktığımızda, çoğunun zirveye tırmanırken ve orada hükmederken pek çok zorlukla karşılaştıklarını görürüz. Ancak tarihin derinliklerinde, birçok güçlü kişi bir noktada düşer. Kiminin düşüşü dramatik, kimisininki ise sessizce gerçekleşir. Birçok önde gelen kişi, makamlarında uzun süre kalamadıkları gibi, bazen o makamlar onlara yalnızca bir sorumluluk ve yük getirir. Gerçek olan şu ki, güç ve unvanlar insana huzur getirmekten çok sorumluluk yükler. İktidar, dışarıdan bakıldığında bir zafer gibi görünebilir; fakat içinde barındırdığı sorumluluklar, baskılar ve kaygılar kişiyi yalnızlaştırabilir. Bir makam, bir kişiye bir an için saygı ve takdir getirebilir, ancak bu an, zamanla geçer. İnsanlar, makamların arkasında duranları unutabilir, yeni liderler yeni ideallerle ortaya çıkabilir. Kimse bu döngüde kalıcı değildir. Toplumlar, bu geçici döngüyü bilerek ve kabul ederek daha sağlıklı bir denge kurabilirler. İnsanlar, iktidarlarının bir anlık olduğunu fark ettiklerinde, gerçek anlamda insanlıklarını ve değerlerini sergileyebilir. Şartların değişmesi, insanların hatta toplumun algı ve ihtiyaçlarının yönünü değiştirebilir. Geçici bir makamın ona sunduğu güç, insanın karakterini belirlemez. Asıl önemli olan, o makamdan ayrıldığında geride bırakılan izdir. Geçici olan bir şeyin, kalıcı değerlerle birleştirilmesi gerekir. Gerçek güç; diğer insanlara ilham vermek, onlara hizmet etmek ve en önemlisi değişen dünyada, insanlık adına iyi bir şeyler bırakmaktır. Kısacası, hayatımızdaki geçici makamlar, bizlere zamanla ne kadar aldatıcı ve geçici olduklarını gösterir. Makamları tutanlar, bir gün o koltuktan kalkacaklardır. Ama önemli olan, o koltuktan kalkarken arkada ne tür bir miras bıraktıklarıdır. Zira kimse makamında kalıcı değildir; sadece etkileri kalır. Yetkileri alınır. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın çok manidar bir sözü var, hatırlatmakta fayda görüyorum: "Zeka, insanın kendisi değildir. Zeka, insanın kullandığı bir malzemedir. İnsan gönüldür, gönül." Bu vesileyle bizleri yetiştiren, maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen ilim adamı, bilim adamı, gönül adamı, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamı sevgi, saygı ve özlemle anıyorum.